Doğru iletişim kurmanın yolu önce kendini tanımaktan geçiyor. Sonrasında çevremizdeki insanların algı sistemlerini fark etmemiz gerekiyor. Kişisel Gelişim Uzmanı ve Eğitim Danışmanı Barış Balcı, hayatta daha mutlu ve başarılı olabilmek için sağlıklı iletişim kurmanın yollarını anlattı.
Her insanın bir olayı öğrenme, algılama ve anlatım tarzının farklı olduğunu kaydeden Barış Balcı, “ Bizi diğer insanlardan ayıran özelliklerimizi fark etmemiz, kendimizi bilmemiz hayatı daha anlamlı yaşamamızı , farklı karakterde, yapıda, farklı algılara sahip insanların varlığını bilmemiz de onlara karşı daha esnek, daha uyumlu olmamızı sağlıyor” dedi.
Doğru Frekansı Yakalamak Gerekiyor
Telsizde doğru frekansı yakalayamadığımızda mesajımızı karşıya iletemediğimizi, aynı şekilde karşıdan gelen mesajları duyamadığımızı belirten Balcı, bunun gibi insanların da birbirini anlaması ve sağlıklı iletişim kurabilmesi için aynı frekansta olması gerektiğini söyledi.
Barış Balcı şu bilgileri verdi:
“İnsanın kendini tanıması, kendi içine yapacağı yolculuk, güçlü ve zayıf yönlerini fark etmesi, değerlerini, önceliklerini fark etmesi, insanlarla olan etkileşimini farklı yorumlayabilmesi, kendisine dışarıdan bakabilmesi, yaptıklarını bir ayna gibi yansımasını algılayabilmesi çok önemli bir güç. Bu zaman alabiliyor. Bunun için bazen bir arayışta bulunmak, bir ihtiyaç ortaya çıkması, bir zorunluluğun olması gerekiyor. Bazen bunlardan habersiz de yaşamımızı sürdürebiliyoruz.
Eğer kendimizi tanırsak mesleğimizi, eşimizi kendi kişisel özelliklerimize göre seçebiliriz. Bu da hayatta daha mutlu yol almamızı sağlar.
Herkesin Hayatı Algılayışı Farklı
İnsanın kendisini tanıyabilmesi çok güzel fakat diğer insanların da farklılıklarını algılayabilmesi, farklı yönlerini tespit edebilmesi çok değerli. 8,5 milyar insanla birlikte yaşıyoruz bu dünyada. Birçok insanla etkileşim halindeyiz. Nasıl parmak izimiz kendimize özgüyse, her insanın iletişimle ilgili algısı farklı olabiliyor.
Algı sistemine göre insanlar görsel algısı güçlü olanlar, işitsel algısı güçlü olanlar ve duygusal algısı güçlü olanlar olarak üçe ayrılır. Bazı insanlar görsel canlandırmayla ya da görerek olayları kurgulayıp algılıar. Bazılarının sözel ifadeleri, işitme ile algılamaları daha ön planda olabilir. Bazıları ise hayatı duygu dünyalarıyla algılayıp aktarırlar.
Örneğin bir araba alırken bazılarımız görüntüsüne rengine bakarız, bazılarımız satıcıdan teknik özelliklerini, performansını duymak isteriz, bazılarımız da orada kendini ne kadar güvende hissedeceğini, koltuğun ne kadar rahat göründüğünü düşünür.
Sevgi Dili nedir?
Sevgiyi ifade etmek ve algılamak için de bu algı sistemlerini biliyor olmak çok önemli.
Görseller her şeyi görüntü, şekil, resim olarak algılıar. Biri adres sorulduğunda oradaki binayı, ağacı görüntülerle tasvir edeor. Görsel hafızası daha iyidir. Hızlı konuşur, fazla el kol hareketi yapar. Görsel bir insana bir şeyi tasvir ederek ya da göstererek anlatabilirsiniz. Öğrenciyse öğrenmesi de bu şekilde daha kolay olur. Konu sevgiye elince; böyle insanlara sevgiyi dille ifade etmeniz yetmez. Örneğin bir hediye aldığınızda, ya da ona hizmet ettiğinizde sevildiğini daha çok hisseder.
İşitseller tane tane konuşurlar, konuşma hızları daha stabildir. Hareketleri davranışları daha kontrollüdür. Sözlerinin kesilmesinden çok rahatsız olurlar. Kulakları hassastır, iyi dinleyicidirler. Daha iyi anlayabilmek adına sorular sorarlar. Anlamak için duymak isterler. Bunlara sevgiyi sözel olarak ifade etmek gerekir. Onay sözleri duymak isterler. Konuşurken karşısında olmanız yüzüne bakmanız önemlidir.
Dokunsallar yani duygusal olanlar ise daha hassastır. Daha ağır konuşurlar. Çevresinde olup bitenleri, kendisine ifade edilenleri duygu ve his olarak algılarlar. Her şeyi o an hissettikleri duygularla birlikte hafızalarına kaydederler. Bu tür insanlar sarıldığınızda, yanında olduğunuzda sevildiğini hisseder.
Boşanmaların büyük bölümü eşlerin birbirinin sevgi dilini bilmemesinden kaynaklanır. Aynı frekansta olmadıklarından duygularını birbirlerine doğru ifade edemezler.
İletişim Becerilerini Geliştirmek Mümkün
İnsan hayatı boyunca yaşamda yol aldıkça kendiyle yüzleşmesi olaylar ve deneyimlerle olur. Bu deneyimlere, olaylara karşı gösterdiği tepki, tutum farklı yaşlarda farklılaşabilir. Kendini ve etkileşimde bulunduğu insanları tanımasıyla, onlara karşı tutumu, etkileşimi değişir, gelişir. Nasıl teknoloji gelişiyor, iletişimle ilgili araçlarımız farklılaşıyorsa insanın da iletişimle ilgili donanımları farklılaşır.
Madem ki sağlıklı iletişimin yolu önce kendini tanımaktan geçiyor. Biz de kendimizi daha iyi tanımak için kişilik testleri yapabilir, bu konuda kitaplar okuyabiliriz. Diksiyon, sunum teknikleri, güzel konuşma, beden dilini doğru kullanma becerilerimizi geliştirmek için eğitimler alabiliriz.
Oturuşumuz, duruşumuz, görünümümüz, ses tonumuz gibi etkenler iletişim kurmada önemli araçlardır. Tabii pozitif ve güler yüzlü olmak da sağlıklı iletişim kurmanın olmazsa olmazıdır.
Kişinin kendini tanıyor olması ve iletişim becerilerini geliştirmesi hem aile ortamında, hem akademik kariyerinde, hem işle ilgili sürecinde daha doğru kararlar almasını, daha doğru adımlar atmasını, daha doğru seçimlerde bulunmasını sağlayacaktır.”